3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensupları tarafından vergi mükelleflerinin defter ve belgeleri (defter ve belgelerin meslek mensubunda bulunması halinde) kimi zaman meslek mensupları tarafından mükelleflere istemeleri halinde bu defter ve belgeler mükelleflere geri verilmemektedir.

Esasen, gerçek ve tüzel kişilere ait defter, kayıt ve belgeler mükelleflerde bulunması zorunludur. Ancak, bu defter ve belgelerin mükelleflerin işyerinde değil de meslek mensubunun muhasebe ofisinde tutulması halinde yine değişmez. Bu gibi hallerde de yine defter ve belgelerin inceleme elemanlarına veya defter ve belgelerin ibrazı gereken makamlara ibrazı mükellefler tarafından yerine getirilecektir.[1]

Uygulamada çeşitli nedenlerle örneğin, bir ücret uyuşmazlığı dolayısıyla mükelleflerin defter ve belgeleri meslek mensupları tarafından mükelleflere iade edilmemektedir. Bunun da başlıca nedeni, mükelleflerin meslek mensuplarına  “hizmet borçlarını” ödememesi dolayısıyla defter ve belgeler meslek mensuplarınca mükellefe borcun ödenmesi halinde ancak o vakit iade edilebilmektedir.

Gerek, 3568 sayılı yasa ve gerekse ilgili yönetmelikler uyarınca meslek mensubu ile mükellefin yazılı sözleşme yapmaları halinde meslek mensubunun bu defter ve belgeleri ücret mukabili tutulması zorunludur.  Ücret mukabili tutulması gereken bu kayıtlar,  ileride bir inceleme veya bir hususu ispat bakımından ibraz edilmesi gerekmesi halinde mükellefler tarafından yetkili kişilere ibrazı zorunludur.  Hizmet sözleşmelerinin ilgili maddelerine bir ekleme veya ilave yapılarak hizmet sözleşmesinin arka sayfasında yer alan “diğer hususlar” bölümünde bu hükümlerin konulması mümkün olabilir. Mükelleflerin defter, kayıt ve belgelerinin meslek mensubuna teslim edildiği sabit ise sorun yoktur. Ancak, bu kayıtların bizzat mükellefin işyerinde tutulduğu sabit ise, bu durumda 3568 sayılı yasaya göre meslek mensubunun defter ibraz yönünden herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Bazı hallerde ticari defter ve belgelerin ibrazı mücbir neden kapsamında ise ibrazı mücbir sebebin kanıtlanması ile ilgili olabilir.  213 sayılı VUK’nun  13. maddesinde “mücbir sebepler” sayılmıştır.  Buna göre, vergi mükelleflerinin defter, kayıt ve belgelerinin serbest meslek erbabı muhasebeci ve mali müşavirde bulunması halinde bu durum mücbir neden kapsamında değerlendirilemez.  Bazı görüşlere göre, defter, kayıt ve belgelerinin muhasebecide olması hali mücbir sebep kapsamında değerlendirileceği ifade olunmaktadır.[2]  Oysaki defter, kayıt ve belgelerin tutulması ile bu kayıtların yetkili mercilere ibrazı çok farklı farklı görevlerdir. Defter ve kayıtların meslek mensubunun bürosunda tutulması bu defter ve kayıtların inceleme elemanlarına istenildiğinde ibrazı mükellef tarafından yerine getirilmesi gereken bir görevdir.

Zaman zaman uygulamada yaşanan sorunlardan biri de;  mükelleflerin meslek mensuplarına “muhasebe veya mali müşavirlik”  ücretlerini ödememesi sorunudur.  Bu gibi durumlarda defter ve belgelerin meslek mensupları tarafından hapsedilmesi kavramından söz edilebilecektir. Yetkili merciiler tarafından inceleme amacı için istenilen defter ve belgeler zamanında mükellefler tarafından yerine getirilmesi gerekir. Mükellefin meslek mensubuna borcu, defter ve belgelerin ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu ibraz yükümlülüğü de kuşkusuz mükellefe aittir.  Ayrıca defter, kayıt ve belgelerin muhasebecide olduğu iddiasıyla kayıtların ibraz edilmemesi mücbir sebep kapsamında düşünülemez.  Zira, 213 sayılı VUK’nun 13. maddesinde mücbir sebepler bir bir açıklanmıştır. Burada defter, kayıt ve belgelerin ibraz edilemeyişinin maddede belirtilen nedenlere dayalı olması zorunludur. Örneğin, vergi ödevlerinin mükellefler tarafından yerine getirilmesine engel olacak şekilde yangın, yer sarsıntısı, zelzele ve su basması gibi doğal afetlerin olması,  ağır hastalık, ağır kaza ve tutukluluk hali,  son olarak sahibinin iradesi dışında meydana gelen mecburi gaybubetler halinde mücbir sebep bulunduğu varsayılmaktadır.[3]

Danıştay’a intikal eden bir hadise nedeniyle yüksek mahkeme tarafından verilen bir kararda mükellefin yurtdışında olması mücbir sebep olarak kabul edilmemiştir. Çünkü burada yurtdışına çıkışta kişinin iradiliği söz konusudur. Ve bu durumlarda kişilerin kendilerine vekil yada temsilci atamaları mümkündür.[4] Diğer taraftan, limited şirket müdürünün  “tutukluluk” halinin şahıs için mücbir sebep olmasına karşın, şirket açısından mücbir sebep sayılmayacağı şeklinde Danıştay 4. Dairesi tarafından karar altına alınmış bulunmaktadır.[5]

Öte yandan, mükelleflerin defter ve belgelerinin mahkemece muhafaza altına alınmış olması halinde bu durumun ispat edilmesi koşuluyla mahkemelerce bilirkişilerce incelenmesine karar verilmesi mücbir sebep olarak değerlendirilmektedir.[6]

——————————

[1] 213 sayılı VUK md. 256.

[2] TÜMER Sevilay, “Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin Mükellefin Defterlerine El Koyması”, Dayanışma Dergisi, İzmir SMMM Odası Yayınları, Aralık 2009, Sayı:107, s.104-105.

[3] Dnş. 3.D. tarafından verilen 1/3/2005 gün ve E:2004/1800-K:2005/525 sayılı kararda: “beyanname verildikten sonra, defter  ve belgelerini mücbir sebep sayılan bir nedenle zayi eden mükellefin,  beyanının  gerçek durumu yansıtmadığı diğer delillerle tespit edilerek re’sen tarhiyat yoluna gidilmesi halinde, ceza kesilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı” şeklinde karar verilmiştir.

[4] Dnş. 4.D. 26/3/1975 gün ve E:1975/110-K:1975/1126 sayılı kararları.

[5] Dnş. 4. D., 23/06/2004 gün ve E:2004/178-K:2004/1479 sayılı kararları.

[6] PAMUKCU Celal, “Vergi İşlemleri İle İlgili Süreler ve Süreleri Uzatan Haller”, Vergi Dünyası, Ocak 1983, S.17, s.37

Av. Nazlı Gaye Alpaslan, Hürses Gazetesi

Source: Muhasebe Haberleri